Cumartesi, Ocak 04, 2014

Temsilcilerimizin Top 16'daki Maçlarına Bakış

     Uzun süredir siz değerli okuyucularımızdan yurt dışında master eğitimimi gerçekleştirdiğimden dolayı uzak kaldım. Ara dönem tatilini fırsat bilerek Euroleague Top 16’daki üç temsilcimizin maçlarını analiz etmeye çalıştım.

            Sırasıyla başlayarak Galatasaray Liv Hospital - Maccabi Electra maçına değinmek istiyorum. Galatasaray zaten bu maça biraz eksik bir kadro ıle çıkmak zorunda kaldı. Takımda Furkan Aldemir’in sakatlığı Sofo’nun olduğu bir maçta Maccabi adına pozitif bir gelişme sayılabilirdi ancak Sofo o kadar erken faul problemine gırdı ki ondan neredeyse hiç yararlanamadılar. İlk çeyrek basa bas bir oyunla geçti ve Malik Hairston bu takım için ne kadar önemli olduğunu hem savunmada hem de hücumda gösterdi. Ikınıcı çeyrekte Ender Arslan’ın oyuna girmesi Galatasaray’a itici bir güç oluşturdu ve devreyi 47-40 önde tamamlamamızı sağladı bu ivme. Üçüncü çeyrekte, özellikle ikinci bölümünde Maccabi yavaş yavaş geliyorum diyerek üstünlüğü ele almaya başladı ve son çeyrekte bunun nasıl bir patlamaya dönüştüğünü gördük. Galatasaray son üç dakikada rakibine hiç karşılık veremedi ve top 16’nın ilk tur maçlarından ne kadar farklı olduğunu bir kez daha hatırladık. Son top, son periyot oynamak tecrübe ister ve Galatasaray’da bu henüz oturmamış. Bunun da temel nedeni sakatlıklar olsa gerek çünkü takım uzun sureler tam olarak sağlıklı kalamadı. Bu maçtan galip ayrılsaydık hem evimizde maç kaybetmeyerek iyi bir başlangıç yapmış olacaktık hem de güzel bir mesaj verme fırsatımız olacaktı. Klasik olacak ama önümüzdeki maçlara bakmak gerekiyor. Galatasaray’ın sakatlarının iyileşmesini beklemekten başka bir seçeneği yok. Ayrıca sunu da söylemeden edemeyeceğim ki bu maçta Sınan Güler öyle bir turnike kaçırdı ki Shaqtin’a Fool’a aday olabilirdi eğer bu maç NBA’de oynansaydı.

             Barcelona – Anadolu Efes maçını aslında hiç ama hiç yazmak istemiyorum. Kâbus gibi hatta kâbus ötesi bir maçtı. Koç değişikliğinden sonra takımda kimse ne yapması gerektiğini bilmediği gibi koç da kimle başlayıp kimle başlamayacağına daha karar verememiş. Anlaşılan Anadolu Efes Ivkovic’i alabilmek uğruna bu sezonu boş geçmeye karar vermiş gibime geliyor çünkü Ivkovic sezon ortasında bir takım çalıştırmayacağını söylemişti. Ancak bana göre Anadolu Efes gibi bir takıma böyle bir bahane ve sezon ortası yapılanma hiç ama hiç yakışmıyor. Bu takım hala bu bütçelerde daha iyisini hak ediyor. Maç için tek söylenebilecek şey, ilk çeyrekte maç nasıl bitirilir adlı bir çalışma oldu diyebiliriz. Barcelona da her geçen gün vites artırdığını açıkça gösterdi ki hala final 4’un en güçlü adaylarından. Bakalım koç Anadolu Efes’e, oyuncular koça alıştıkça takımımız daha iyiye gidebilecek mi, umarız gidebilir.

            Haftanın belki de kazanabiliriz gözüyle baktığımız tek maçı Olympiakos – Fenerbahçe Ülker karşılaşmasıdır demek mümkün gözüküyordu kâğıt üstünde. Ancak maalesef bu maç da istediğimiz gibi sonuçlanmadı. Olympiakos maça öyle bir girdi ki neden son iki yılın şampiyonu olduklarını anlamanıza yetecek seviyedeydiler. Burada Obradoviç’in bir türlü Spanoulis’i kimle savunacağına karar verememesi ve takımımızın inanılmaz bir seyirci önünde biraz tutuk başlaması da etkili oldu. İlk çeyrek skoru Olympiakos lehine 27-19’luk bir skorla bitti.  İkinci ve üçüncü çeyrekler baş başa geçti ve bu dönemde de Fenerbahçe Ülker’de zaman zaman farklı oyuncular öne çıkarak takımı sırtladılar: Bogdanovic, Kleiza, Emir ve Melih gibi. Olympıakos’un son periyotları nasıl oynadığını bilmeyen yoktur. Takım kimyası o kadar iyi ve zirve yapmış durumdaki hem ezbere hem de yoğun bir istekle hücum edip, savunma yapıyorlar. Ama kimse son periyotta 5 üçlük yemeyi beklemiyordu herhalde. Sorun şu ki, Spanoulis savunmanın dikkatini üzerine çekiyor, savunmanın dengesini bozuyor ya kendi bitiriyor ya da en uygun dış atıcıyı buluyor. Olympiakos’un da gerçekten şut sokası varmış onu da görmüş olduk. Başka türlü 12/28’lik üçlük atışları açıklamak çok zor ve de anlamsız. Bu mağlubiyet Fenerbahçe Ülker adına bence çok olumlu oldu çünkü hiçbir maçın oynanmadan kazanılmadığını Final 4’a gidebilmek sadece favorı gösterilmekle olmadığını anladılar. Ayrıca bu takımın acilen son periyotlarda hangi beşle oynayacağına karar vermesinden çok, kimin top kullanacağına karar vermesi gerekiyor. O kadar elit oyuncular var ki kimin şut atacağını belirlemek gerçekten zorlaşıyor. Ayrıca top 16 ile ilk tur maçlarındaki temel fark son periyotların çok daha zor, baskılı ve yoğun geçmesinde gizli. Bu maçtan çok ders çıkarılır ve çıkarılacaktır da… İleriki günler için daha güçlü bir Fenerbahçe Ülker izleyeceğimize emin olabilirsiniz.

                                                                                                                                Mert Yücetepe

Karşılaşmaların İstatistikleri:

1)Galatasaray Maçı:

2) Anadolu Efes Maçı:

3) Fenerbahçe Ülker Maçı: