Cuma, Temmuz 20, 2012

Anadolu Efes için Yeniden Doğuş Olabilir…

Bu sene lig gerçekten mükemmel bir gelişme gösterdi. 3 büyüklerin artık istikrarlı bir şekilde basketbola yatırım yapması (her ne kadar bütçede kısıtlamalar olsa da), Tofaş, Banvit, Pınar Karşıyaka gibi ligin tadı-tuzu olan takımlarında kadrolarını takviye etmeleriyle bizleri çok heyecanlı bir lig bekliyor.
İspanya liginden sonra Avrupa’nın en iyi ikinci ligi olarak gösterilen ligimizde maalesef Euroleague’de veya Eurocup’ta başarı elde edemedikçe bu tanımı ispatlayamayacak. Baktığınız zaman Rusya ligi çok iyi bir lig olarak görülmese de Avrupa’da bizden çok daha iyi sonuçlar aldıkları aşikâr. Bu bağlamda takımlarımızın Avrupa’dan kupalarla, final fourlarla dönmeleri gerekir.
Avrupa da başarı denince aklımıza yılların Efes Pilsen’i gelir tabiî ki de. Koraç kupasını müzesine götürmüş ve Euroleague‘in daimi ve ekol üyelerinden birisidir bu güzide kulübümüz. Ancak son yıllara baktığımızda sürekli kadro ve koç değişimleri yaşayan, yanlış ve fütursuzca harcanan çok büyük paralar ve elde edilen 0 başarı olarak tanımlayabiliriz bu kulübümüzü.
Bu sene ise her şey biraz daha farklı gelişti. Kendini Avrupa’ya Efes Pilsen’in buz adamı olarak tanıtan Oktay Mahmuti ile anlaştı lacivert-beyazlılar. Bu koç değişimi bence etkili olacak çünkü Anadolu Efes yılların savunma takımıdır. Oktay hocada her zaman bir savunma koçu olmuştur. Kulübün potansiyeliyle uyuşan bir koç tercihi oldu en azından.
 Alınan oyuncular ise gerçekten çok kaliteli isimler. Jordan Farmar'ın Maccabi ile yaptıkları ortadaydı. En başta ayakları Avrupa için fazla hızlı ve pozisyonuna göre çok atletik geliyor. Az süre alsa da NBA de iki tane yüzük almak büyük bir başarıdır ve tecrübedir zira kazanamadan emekli olan birçok süper yıldız var. Ülkemize gelişinde söylediği sözler ve koyduğu hedefler gerçekten inanmış ve belli bir amaç uğruna buraya gelmiş olduğunun göstergesidir.  Farmar’ın yanına alınan Lucas Gordon geçen sene Galatasaray’ın en önemli silahıydı ve bu oyunun her iki yönünü de iyi oynayabilen ender oyunculardan birisi. Bir artısı da aynı koç ve aynı ülkede oynayacak olması onun alışma süresi yaşamayacağının da göstergesi. Genç yetenek Birkan Batuk bence bu takımda gerçek performansını ortaya koyacak ve artık büyük oyuncu olma fırsatını değerlendirecek. Sonuçta Euroleague’de oynayamayan bir oyuncuya asla büyük oyuncu diyemezsiniz. Oktay Mahmuti’den çok şey öğrenecektir ve dilerim ki bunları iyi kullanır çünkü gerçekten iyi bir potansiyele sahip. Cenk Akyol’un boşluğunu fazlasıyla dolduracağını düşünüyorum.  Pota altına alınan Semih Erden transferini ise çok olumlu buluyorum. Öncelikle Barac ile bu işlerin olmayacağını anlamış yönetim. Ayrıca Batista sadece savunmada katkı yapabilen bir uzun olduğu için yeterli kalmıyor. Olası sakatlık durumlarında uzun rotasyonu adeta darmadağın oluyordu. Ermal Kurtoğlu, Kerem Gönlüm ve Semih Erden ile pota altında iyi işler çıkaracaktır Anadolu Efes.
Her ne kadar iyi transferler yapılmış olursa olsun, takım olamadıkça, takımdaki oyuncuların rolleri iyi belirlenemedikçe ve lideriniz olmadıkça başarı gelmesi imkânsızdır. Umarım bu parametrelerde göz önünde bulundurulur ve beklediğimiz, izlemekten keyif aldığımız, Avrupa da gurur duyduğumuz Türkiye Basketbol’unun lokomotifi yeniden yol almaya başlar.
                                                                                                           Mert Yücetepe

Perşembe, Temmuz 12, 2012

BEŞİKTAŞ ve EUROLEAGUE ŞANSI

Sponsordu, transferdi, Ergin Ataman’ın ayrılmasıydı, yeni koçun gelmesiydi derken zaman akıp geçip gitti ve beklenen an geldi. Euroleague kuraları çekildi, gruplar belli oldu ve ölüm gurubunda bu büyük organizasyona ilk defa katılacak olan Beşiktaş -üç temsilcimiz arasından ve en tecrübesiz olanı- düştü.
Gruptaki takımlara tek tek bakmaya bile gerek yok. Öyle iki ekip var ki Avrupa’yı sarsan ekonomik krizden en az hatta hiç etkilenmemiş, yıllardır Final 4’a istikrarlı şekilde kalan ve şampiyonluklar kazanan devler bunlar. Barcelona Regal ve CSKA Moskova.  Evet, bu iki dev ile kapışmak bir yarışa girmek oldukça zor ancak bence bu büyük bir avantaj. Zaten bu iki takım hangi grupta olursa olsun, bulundukları yerde her zaman birinci olabilecek takımlar. Aynı gruba düşmeleri de ilk ikiyi bu ekibe veriyor otomatikman. Diğer takımlar ise aslında 3.lük ve 4.lük için oynayacaklar maçlarını ve Lietuvos Rytas, Partizan, Brose Baskets öyle aman aman korkulacak ekipler değiller.
Rytas düzenli bir şekilde Euroleague’e kalıyor ancak mükemmel başarılar elde eden bir ekip değil. Hızlı hücumu ( koş koş hücumu da diyebiliriz) seven bir yapıdalar ve tipik Litvanya basketbolunu oynuyorlar. Partizan bu 3 takımdan sıyrılan ekip ve iç sahada yenmesi oldukça zor. İnanılmaz bir taraftar desteğiyle mücadele ediyorlar ve gerçekten mücadele ediyorlar. Terlerinin son damlasına kadar hem de... Brose Baskets’in tecrübe açısından Beşiktaş’tan çok farkının olacağını düşünmüyorum.
Yeni gelen formatında Beşiktaş’ın lehine olacağını düşünüyorum. Sonuçta bu iki güçlü ekipten en az birinden kurtulacak. Böylelikle Top 16’daki şansı artacak. Sadece amacın, ilk olarak bu gruptan çıkmayı hedeflemek olması gerekiyor.
            Kendimizi değerlendirmeye gelirsek eğer Erman Kunter tercihi son derece olumlu. Fransa’da başardığı işler ortada. Genç oyuncuları fark edip, onlara şans vererek potansiyellerini gösterme şansı tanıması en büyük özelliği. Yeniden yapılanma için bence çok doğru bir tercih. Ayrıca kendisi gerçek bir Beşiktaş’lı yani çoğu konuda profesyonellikten çok duygusallığı ön plana çıkacaktır. Fransa ligini çok iyi biliyor olması sayesinde oradan kesinlikle oyuncuları Beşiktaş’a alacaktır. Ama takımı tipik Fransızlarla yani atletik, hızlı koşan ve çok zıplayan oyuncularla doldurmak büyük risk. Sonuçta Euroleage’de saf bir basketbol oynanıyor. Fundamental dediğimiz işin püf ve temel noktalarını bilmek Euroleague’de çok önem kazanıyor. Çünkü bu Avrupa ligi aslında oynatmamaya, rakibi belli bir sayının altında tutarak kazanmaya dayalı bir oyun yapısına sahip. Çok atarak kazanmak o kadar da kolay değil anlayacağınız.
Ayrıca basında çıkan Türk oyuncu transfer iddiaları da çok hoşuma gitmiyor. Birçoğu eskiden Beşiktaş’ta oynamış bu oyuncuları tekrardan almak aslında soru işareti. Ama takımda 6-7 tane Türk oyuncusunun olması gerektiğine inanıyorum; iyi veya kötü. Olası sakatlık durumlarında takım çok daralıyor ve opsiyonlar sınırlanıyor. Bunun önüne geçebilmek için de Türk oyunculara ihtiyaç var ama kaliteli ve belirli bir oyun anlayışına sahip olanları almakta fayda var.
Geçen seneki kadrodan pek oyuncu tutamayacakları anlaşıldı ve ayrılan bütçeye bakarsak çok da kaliteli transferler de yapılamayacak. Geriye takım olmak kalıyor ve iyi bir lider oyuncu bulabilmek kalıyor. Bunların olup-olamayacağını önümüzdeki süreçte göreceğiz. En azından şimdilik çok fazla endişelenmeye gerek yok.
                                                                                              Mert Yücetepe