Bu sene lig gerçekten mükemmel bir gelişme gösterdi. 3 büyüklerin artık istikrarlı bir şekilde basketbola yatırım yapması (her ne kadar bütçede kısıtlamalar olsa da), Tofaş, Banvit, Pınar Karşıyaka gibi ligin tadı-tuzu olan takımlarında kadrolarını takviye etmeleriyle bizleri çok heyecanlı bir lig bekliyor.
İspanya liginden sonra Avrupa’nın en iyi ikinci ligi olarak gösterilen ligimizde maalesef Euroleague’de veya Eurocup’ta başarı elde edemedikçe bu tanımı ispatlayamayacak. Baktığınız zaman Rusya ligi çok iyi bir lig olarak görülmese de Avrupa’da bizden çok daha iyi sonuçlar aldıkları aşikâr. Bu bağlamda takımlarımızın Avrupa’dan kupalarla, final fourlarla dönmeleri gerekir.
Avrupa da başarı denince aklımıza yılların Efes Pilsen’i gelir tabiî ki de. Koraç kupasını müzesine götürmüş ve Euroleague‘in daimi ve ekol üyelerinden birisidir bu güzide kulübümüz. Ancak son yıllara baktığımızda sürekli kadro ve koç değişimleri yaşayan, yanlış ve fütursuzca harcanan çok büyük paralar ve elde edilen 0 başarı olarak tanımlayabiliriz bu kulübümüzü.
Bu sene ise her şey biraz daha farklı gelişti. Kendini Avrupa’ya Efes Pilsen’in buz adamı olarak tanıtan Oktay Mahmuti ile anlaştı lacivert-beyazlılar. Bu koç değişimi bence etkili olacak çünkü Anadolu Efes yılların savunma takımıdır. Oktay hocada her zaman bir savunma koçu olmuştur. Kulübün potansiyeliyle uyuşan bir koç tercihi oldu en azından.
Alınan oyuncular ise gerçekten çok kaliteli isimler. Jordan Farmar'ın Maccabi ile yaptıkları ortadaydı. En başta ayakları Avrupa için fazla hızlı ve pozisyonuna göre çok atletik geliyor. Az süre alsa da NBA de iki tane yüzük almak büyük bir başarıdır ve tecrübedir zira kazanamadan emekli olan birçok süper yıldız var. Ülkemize gelişinde söylediği sözler ve koyduğu hedefler gerçekten inanmış ve belli bir amaç uğruna buraya gelmiş olduğunun göstergesidir. Farmar’ın yanına alınan Lucas Gordon geçen sene Galatasaray’ın en önemli silahıydı ve bu oyunun her iki yönünü de iyi oynayabilen ender oyunculardan birisi. Bir artısı da aynı koç ve aynı ülkede oynayacak olması onun alışma süresi yaşamayacağının da göstergesi. Genç yetenek Birkan Batuk bence bu takımda gerçek performansını ortaya koyacak ve artık büyük oyuncu olma fırsatını değerlendirecek. Sonuçta Euroleague’de oynayamayan bir oyuncuya asla büyük oyuncu diyemezsiniz. Oktay Mahmuti’den çok şey öğrenecektir ve dilerim ki bunları iyi kullanır çünkü gerçekten iyi bir potansiyele sahip. Cenk Akyol’un boşluğunu fazlasıyla dolduracağını düşünüyorum. Pota altına alınan Semih Erden transferini ise çok olumlu buluyorum. Öncelikle Barac ile bu işlerin olmayacağını anlamış yönetim. Ayrıca Batista sadece savunmada katkı yapabilen bir uzun olduğu için yeterli kalmıyor. Olası sakatlık durumlarında uzun rotasyonu adeta darmadağın oluyordu. Ermal Kurtoğlu, Kerem Gönlüm ve Semih Erden ile pota altında iyi işler çıkaracaktır Anadolu Efes.
Her ne kadar iyi transferler yapılmış olursa olsun, takım olamadıkça, takımdaki oyuncuların rolleri iyi belirlenemedikçe ve lideriniz olmadıkça başarı gelmesi imkânsızdır. Umarım bu parametrelerde göz önünde bulundurulur ve beklediğimiz, izlemekten keyif aldığımız, Avrupa da gurur duyduğumuz Türkiye Basketbol’unun lokomotifi yeniden yol almaya başlar.
Mert Yücetepe