Perşembe, Temmuz 12, 2012

BEŞİKTAŞ ve EUROLEAGUE ŞANSI

Sponsordu, transferdi, Ergin Ataman’ın ayrılmasıydı, yeni koçun gelmesiydi derken zaman akıp geçip gitti ve beklenen an geldi. Euroleague kuraları çekildi, gruplar belli oldu ve ölüm gurubunda bu büyük organizasyona ilk defa katılacak olan Beşiktaş -üç temsilcimiz arasından ve en tecrübesiz olanı- düştü.
Gruptaki takımlara tek tek bakmaya bile gerek yok. Öyle iki ekip var ki Avrupa’yı sarsan ekonomik krizden en az hatta hiç etkilenmemiş, yıllardır Final 4’a istikrarlı şekilde kalan ve şampiyonluklar kazanan devler bunlar. Barcelona Regal ve CSKA Moskova.  Evet, bu iki dev ile kapışmak bir yarışa girmek oldukça zor ancak bence bu büyük bir avantaj. Zaten bu iki takım hangi grupta olursa olsun, bulundukları yerde her zaman birinci olabilecek takımlar. Aynı gruba düşmeleri de ilk ikiyi bu ekibe veriyor otomatikman. Diğer takımlar ise aslında 3.lük ve 4.lük için oynayacaklar maçlarını ve Lietuvos Rytas, Partizan, Brose Baskets öyle aman aman korkulacak ekipler değiller.
Rytas düzenli bir şekilde Euroleague’e kalıyor ancak mükemmel başarılar elde eden bir ekip değil. Hızlı hücumu ( koş koş hücumu da diyebiliriz) seven bir yapıdalar ve tipik Litvanya basketbolunu oynuyorlar. Partizan bu 3 takımdan sıyrılan ekip ve iç sahada yenmesi oldukça zor. İnanılmaz bir taraftar desteğiyle mücadele ediyorlar ve gerçekten mücadele ediyorlar. Terlerinin son damlasına kadar hem de... Brose Baskets’in tecrübe açısından Beşiktaş’tan çok farkının olacağını düşünmüyorum.
Yeni gelen formatında Beşiktaş’ın lehine olacağını düşünüyorum. Sonuçta bu iki güçlü ekipten en az birinden kurtulacak. Böylelikle Top 16’daki şansı artacak. Sadece amacın, ilk olarak bu gruptan çıkmayı hedeflemek olması gerekiyor.
            Kendimizi değerlendirmeye gelirsek eğer Erman Kunter tercihi son derece olumlu. Fransa’da başardığı işler ortada. Genç oyuncuları fark edip, onlara şans vererek potansiyellerini gösterme şansı tanıması en büyük özelliği. Yeniden yapılanma için bence çok doğru bir tercih. Ayrıca kendisi gerçek bir Beşiktaş’lı yani çoğu konuda profesyonellikten çok duygusallığı ön plana çıkacaktır. Fransa ligini çok iyi biliyor olması sayesinde oradan kesinlikle oyuncuları Beşiktaş’a alacaktır. Ama takımı tipik Fransızlarla yani atletik, hızlı koşan ve çok zıplayan oyuncularla doldurmak büyük risk. Sonuçta Euroleage’de saf bir basketbol oynanıyor. Fundamental dediğimiz işin püf ve temel noktalarını bilmek Euroleague’de çok önem kazanıyor. Çünkü bu Avrupa ligi aslında oynatmamaya, rakibi belli bir sayının altında tutarak kazanmaya dayalı bir oyun yapısına sahip. Çok atarak kazanmak o kadar da kolay değil anlayacağınız.
Ayrıca basında çıkan Türk oyuncu transfer iddiaları da çok hoşuma gitmiyor. Birçoğu eskiden Beşiktaş’ta oynamış bu oyuncuları tekrardan almak aslında soru işareti. Ama takımda 6-7 tane Türk oyuncusunun olması gerektiğine inanıyorum; iyi veya kötü. Olası sakatlık durumlarında takım çok daralıyor ve opsiyonlar sınırlanıyor. Bunun önüne geçebilmek için de Türk oyunculara ihtiyaç var ama kaliteli ve belirli bir oyun anlayışına sahip olanları almakta fayda var.
Geçen seneki kadrodan pek oyuncu tutamayacakları anlaşıldı ve ayrılan bütçeye bakarsak çok da kaliteli transferler de yapılamayacak. Geriye takım olmak kalıyor ve iyi bir lider oyuncu bulabilmek kalıyor. Bunların olup-olamayacağını önümüzdeki süreçte göreceğiz. En azından şimdilik çok fazla endişelenmeye gerek yok.
                                                                                              Mert Yücetepe

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapabilmek için: "Yorumlama Biçimi" olarak "Anonim"i seçmeniz size kolaylık sağlayacaktır :) Kıymetli yorumlarınız bizler için değerlidir.