Cuma, Nisan 05, 2013

Çok Soru İşaretli Son 8



Kim ne derse desin dün İspanya’da oynanan maçta Real Madrid’in kazanma şansı %99’du. Nitekim maç daha ilk çeyreğin sonunda koptu ve hafta içi Anadolu Efes cephesinden yapılan açıklamaların bir balon olmadan öteye gitmedi. 86-66.

Anadolu Efes’teki form düşüklüğünü gözlemlemeniz için çok iyi bir basketbol takipçisi olmanıza gerek yok. Az çok istatistiklere bakmayı bilen herkes görebilir ki; ilk 8 maçta 7 galibiyet alan bu takım sonraki 6 maçta 2 galibiyet 4 mağlubiyet aldı ve her şeyden önce gruptan 3. çıkma sansını rakibi CSKA Moskova’ya bıraktı. Eğer CSKA Moskova-Panathinaikos maçında PANA kazansaydı; Anadolu Efes Olympiakos’la eşleşmek yerine Barcelona ile eşleşecekti ki zaten kafadan elenecekti. Zaten bu son maçlar da 2010 Dünya Şampiyonası’nda Sırbistan'a karşı son pozisyonda Kerem Tunçeri’nin basketiyle sonuçlanmasının dışında kaderimizi hep rakiplerimiz belirledi. Bu bizde bir hastalık adeta.

Maça dönersek, Anadolu Efes maça o kadar isteksiz başladı ki sanki buraya takım olarak gelmemişler de oyuncular biletlerini kendi alıp ayrı ayrı gelip maça çıkmış gibilerdi. Bunu zaten ilk üç hücumda hiçbir şekilde takım hücumu olmayışından tamamen bireysel yetenekler üzerinde hücum etmemizden de anlayabiliriz. Hücum da o kadar dağınık hareket ettik ki; rakibe istemenden de savunmamız oturmadan yakalandık. Savunma oturmamışken hiçbir İspanyol takımına, Maccabi Tel Aviv’e ve Montepaschi Siena’ya yakalanmayacaksınız. Tabii ki de sadece bu 3 takım savunma oturmadığında ceza kesmiyor, Avrupa Liginde oynayan her takım az çok ceza kesebiliyor ancak bu 3’ü affetmiyorlar. Real Madrid’in ilk çeyrekte muazzam üçlük atması ve hızlı hücumlardan kolay sayılar bulması daha ilk çeyrekte farkı 11 sayıya getirdi. Biz ise ilk çeyrekte sadece 2 assist yapabildik bunlar da zaten Jordan Farmar’ın mükemmel pasıyla Jamont Gordon’un turnikesi ve Shipp’in pasıyla Semih Erden’in turnikesinden ibaretti. Aslında maçın özeti daha ilk çeyrekte belli oldu.

İkinci çeyrekte biz top kayıplarına devam ettik onlar ise üçlük atmaya. Savunmayı tam oturtmaya başladık bu seferde hücumda ceza kesemedik; beklediğimiz üçlük de bir türlü gelmeyince takım bir türlü motive olamadı ve fark istemediğimiz boyutlar olan 17 sayıya geldi ilk yarı sonunda.

İkinci yarıda biraz toparlanır gibi olduk sonrasında basit hatalarımızla (top kayıpları, faul hakkımızı erken  doldurmamız ve sportmenlik dışı faul gibi ögeler) Real Madrid’e kolay sayı şansı tanıdık ve onlarda bu zaafları çok iyi değerlendirdiler. Öyle ki maçta en az 8-10 sayıyı biz ya sayı bulduktan ya da anlamsız bir şuttan sonra hızlı gelen Real Madrid’li oyuncuların turnikesi sonucu yedik. 0 çaba %100 hızlı hücum.

Maçta bir Euroleague maçı için çok fazla sayılabilecek 4 tane alley-oop yedik ki bunların ikisi tadından yenmez. Özellikle Rudy Fernandes’in Savanovic’in üzerinden vurduğu smaç enfesti. Diğeri ise Marcus Slaughter’ın Barac üzerinden vurduğu idi. Buna bir paragraf ayırmazsam basketbolun güzelliklerine ayıp etmiş olurdum.

Rudy Fernandes Savanovic'in Üzerinden..
Anadolu Efes, son 8 öncesinde kötü sinyaller veriyor. Vujacic hiç iyi dönememiş sakatlıktan, hala form tutamadı. Bu sorun yerel ligde Sasha’ya daha fazla süreler verilerek aşılabilir. Takım savunması Top 16’nın ilk kısmındaki gibi değil, Jordan Farmar fazla bireysel oynamaya başlamış ve Semih’in istikrarsızlığı tartışma konusu. Bu ögeler Olympiakos gibi kesinlikle küçümsenemeyecek bir takım karşında çeyrek finalde canımızı fazlasıyla yakabilir.


                                                                                                                      Mert Yücetepe





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum yapabilmek için: "Yorumlama Biçimi" olarak "Anonim"i seçmeniz size kolaylık sağlayacaktır :) Kıymetli yorumlarınız bizler için değerlidir.