Bu yazımda aslında
serileri değerlendirmek istiyordum ta ki Olympiakos’un Siena karşında 3-1 yapıp
seriyi geçmesine kadar. Bu maç beni öyle etkiledi ki düşüncelerimi burada paylaşmak
istedim ve bazı çıkarımlar yaptım.
Birincisi,
bu seviyedeki basketbolda –özellikle Avrupa arenasında- lider oyuncu kavramı çok ama çok önemli. VASSILIS SPANOULIS. Bu adı Avrupa
da tanımayan bilmeyen yok zaten. Maçta hatta seri de öyle anlar yaşandı ki Spanoulis hiç birinde geri atmadı aksine
takımı ona güvendi; o da sorumluluk alıp takımın sırtladı, organizasyonun doğru
bir biçimde akmasını sağladı ve baskı altındaki oyuncuların üzerindeki baskıyı
azaltmaya çalıştı. Yeri geldi skor yaptı yeri geldi asist yaptı, top çaldı,
ribaund aldı. Peki, karşı takımın oyun kurucu kim? => Bo McCalebb. Kendisi şu anda tartışmasız Avrupa arenasındaki en
hızlı guard. Kesinlikle korkusuz, 1e5 hücum edebilen, açık sahada durdurulması
neredeyse imkânsız ve şutu da olan bir atıcı-oyun kurucu. Takımı hücum yükünün
büyük bir bölümünü McCalebb’e emanet
etmiş durumda ve o da gerekeni yaptı. Yaptı ama belli bir seviyeye kadar
yapabildi çünkü kendisi bir oyun kurucu değil. Yani ne zaman, neyi, nasıl ve ne
aralıkla yapması gerektiğini bilmiyor. Onun asıl işi skor yapmak çünkü takımı
oynatmak değil. Zaten bu yüzdendir ki Siena son periyotlarda her maç kabus
yaşadı ve bunun aksine Olympiakos’ta coştukça coştu. Benim buradaki gözlemim bu
seviyedeki basketbolda ve bu seviyeye gelebilmek için takımınızda mutlaka bir
lider oyuncu bulundurmanız gerektiğidir. Çoğu oyuncu yıldız olabilir ama lider
olmak, takımı için doğru kararları alabilmek ve takımı takım yapabilmek sadece
lider oyuncu özelliğidir. Ülkemizden örnek vermek gerekirse bugün Anadolu Efes’in
Kerem Tunçeri’siz hali apaçıktır.
İkincisi
ise ekol olmak veya ekol
olabilmektir. Ekol olabilmeyi burada bir paragrafta anlatmak buraya sığdırmaya
çalışmak gerçekten de çok zor. Ekol olmak bana göre, her ne koşulda olursa
olsun belli bir anlayıştaki basketbolun ve duruşun sahaya yansıtılabilmesidir.
Bugün Yunan basketbolunun başardıkları ortadadır. Olympiakos örneği bizim Türk
takımları için bir sembol olmalıdır. Bugün bütçesinde büyük daralmaya rağmen
Olympiakos İstanbul’daki finale adını yazdırmayı başarmıştır. Bunu yapabilmesi
maddiyatla açıklanamaz. Yıllardır üst düzey basketbol oynamaları ve belirli bir
şablona sahip olmaları bu başarının tesadüf olmadığının açık bir göstergesidir.
Yunan basketbolu yıllardan beri savunmasıyla bilinir nitekim Olympiakos bu 5
maçlık seride –ki 4 maç yetti - 4. çeyreklerde sahadan silmeyi başardı. 9, 14,
25, 14. Bu rakamlar sırasıyla Siena’nın serideki 4. periyot skorlarıdır. Bunun
tek bir açıklaması var o da savunmayla Siena’yı kitlemeyi başarmışlardır.
Ayrıca Spanoulis ve o jenerasyonun
bütün oyun kurucularında olan perdeyi mükemmel kullanma becerisiyle de kolay ve
düzen içinde skor üretmeye devam etmişlerdir. Perdelemeler arasındaki müthiş
zamanlaması ve uzun oyuncunun üstüne ne zaman gideceğini bilmesi artık Yunan
oyun kurucular için top sektirmek kadar basit ve tekrardan ibaret birer
silahtır.
Son
olarak tecrübeli ve disiplinli bir koça
sahip olabilmek. Bu son gözlemim kolay kolay gerçekleşebilecek bir şey
değil nitekim Avrupa’da bu tarzda koçların sayısı bir elin parmakları kadar.
Ancak bu Ivkovic gerçeğini göz ardı
edeceğimiz anlamına gelmiyor. O kadar tecrübeli ve o kadar oyuna hakim ki en
kritik anlarda hangi beşle sahada yer alacağından tutun, rakip takımın oyuncu değişikliğine
hemen karşı değişiklikle yanıt verip etkisiz hale getirebilmesine kadar bir çok
özelliğe sahip. En önemlisi ise oyuncuları ona kesinlikle inanıyor ve
güveniyor. Hakemler üzerinde kurduğu etkiyi hemen fark edebiliyor basketbol
severler çünkü itiraz etmediği bir karar neredeyse yok. Maç içinde aldığı molaların
zamanlamaları ise tek kelimeyle kusursuz. Bu kadar mükemmele yakın faktör bir
araya gelince zaten galibiyet ve seriyi geçmek kendiliğinden elde edilmiş
oluyor.
Evet dediğim gibi
bunlar benim kendi bakış açım. Bu seri de ben basketbol manasında çok şey
öğrendim ama bunlardan en acısı bir Türk takımını Final 4’da görebilmeye olan
inancımın giderek ve hızla azalıyor olmasıydı. Çünkü buralara gelirken çok iyi
bir yapılanma ve disiplinle gelindiği aşikâr. Bizde yapılanma demek zaten başlı
başına bir yıkım iken disiplin ise kontrolsüz bir güç olarak algılanmakta… Ne
diyelim biz Final 4 yapana kadar Yunan ve İspanyol basketbolunu izlemek müthiş bir
keyif.
mertmelo
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapabilmek için: "Yorumlama Biçimi" olarak "Anonim"i seçmeniz size kolaylık sağlayacaktır :) Kıymetli yorumlarınız bizler için değerlidir.