Euroleague’de
bu ayın MVP’si Dimitris Diamantidis
seçildi. Bunu basketbolu biraz takip eden biri çok net bir şekilde
öngörebilirdi zaten. Çünkü bana göre bu ödül için iki aday tek ülkenin
oyuncuları vardı; ya Dimitris Diamantidis
olacaktı ya da Vassilis Spanoulis
olacaktı.
Bu
sene playofflarda aslında iki tane seri oynandı. Birisi Pana-Maccabi diğeri ise
Olympiakos-Siena serileriydi. Zaten Olympiakos – Siena serisini kendi bakış
açımla bir önceki yazımda değerlendirmiştim. Pana-Maccabi serisi cidden
basketbol severlere inanılmaz anlar yaşattı ve nitekim daha iyi yedek oyuncu
kalitesine sahip Panathinaikos saha avantajını da kullanarak seriyi geçmeyi
bildi. Bu takıma kim kaptanlık, liderlik ediyor peki? Cevap belli: Mart ayının
MVP’si ve beklide tüm Euroleague’de tüm zamanların en iyi guardlarından olan Dimitris Diamantidis. Bu en iyi
guardlarındandır tanımlaması tabi ki de göreceli bir tanımlamadır ancak herhalde
herkesin kabul edeceği bir şey var ise o da Avrupa’da son yıllardaki en iyi
savunmacıdır. Zaten lakabı Örümcek adam olan Diamantidis boyuna göre uzun kolları ve inanılmaz derecede iyi olan
basketbol bilgisiyle rakip takım guardlarının korkulu rüyası olmayı sürdürüyor.
Maccabi
serisine gelirsek ortalama[1] 32.26 dakika sahada kalıp 14,8 sayı atıp, ikilik
yüzdesini %50 de tutup, üçlüğü %39 ile kullanıp, %82lik serbest atış isabetiyle
ve 5,2 rebound 4,8 assist ortalamalarıyla oynadı. Peki, bunlar bir oyuncuyu
vazgeçilmez yapar mı? İşte burada Dimitris
Diamantidis’in istatistiklere yansımayan pek çok özelliği ortaya çıkıyor.
Öncelikle inanılmaz savunmacı takımını savunmaya yerleştiriyor ve ilk bölgede
tuttuğu adama öyle bir baskı yapıyor ki rakım arkadaşları da onu görüp
kendilerini bir kat daha yukarı çekmeye çalışıyorlar savunmada. Boşuna Örümcek
Adam denmiyor hatta daha da güzeli 3-D(Dimitris
Diamantidis Defence) lakabı. Ayrıca tüm Yunan guardlarında olduğu gibi pick’n
roll uzmanı ve kendisinden beklenmeyecek şekilde iyi bir penetreci. Ne yapıp ne
edip 2 uzun arasından topu ya potaya gönderiyor ya da 3lükte pozisyon almış
arkadaşına pas atıyor. Zaten iki opsiyondan hangisini seçerse seçsin %70 hücum
basket ile sonuçlanıyor.
Son
dakikalarda büyük oyuncu ile basketbolcu arasındaki fark çok net şekilde
görülebilir. Çünkü bu dakikalarda sorumluluk alabilmek önemli olduğu kadar
aldığı sorumluluğu yerine getirebilmek çok daha önemlidir. Sonuçta cesur veya
yarım akıllı bir oyuncu da son dakikalarda topu potaya atabilir ama önemli olan
o şutun girip girmemesidir. Dimitris
Diamantidis son dakikalarda oyuna öyle bir hükmediyor ki takım arkadaşları
sadece kendi oyunlarını sahaya yansıtmaları halinde Pana rakiplerinin önünde
kolaylıkla yer alabiliyor. 5 maçlık bu seride son maçtaki istatistiklerine bakarsak:
25sayı 6rebound 3 assist ama en önemlisi 34 verimlilik puanıyla - ki bu seride ulaştığı en yüksek verimlilik
puanı ve ne tesadüftür ki serinin en önemli maçında “kazan ya da evine dön”
maçında elde etti- mücadele etti. Sadece bu bile onun takımı adına ne kadar
önemli olduğunu göstermeye yetiyor aslında. Seri boyunca hiç geri adım atmadı
ve hep kritik anlarda top onun elindeydi nitekim 3. maçta son top Nick Calathes yerine onda olsaydı belki
5 maça uzamayacaktı bu seri.
Biz
de basketbol oynarken koçlarımız hep konuşarak oynayın derlerdi. O zamanlar bu
çok garip geliyordu sanki konuşursak rakip takım ne yapacağımızı anlayacak
sanıyorduk ancak konuşmayınca kendi takım arkadaşınla da anlaşamayacağımızı
görünce hep konuşarak oynamaya başladık ve nitekim daha verimli ve etkili bir
takım olmuştuk. Dimitris Diamantidis’e
bakarsanız saha da hiç susmuyor. Susarsa da hep el kol hareketleriyle takım
arkadaşlarının doğru pozisyona gitmelerini sağlıyor. Bunu bazen abartıp hatta
her zaman abartıp hakemleri de etki altına almayı çok iyi biliyor. Neredeyse
her temasta mimiklerini kullanıp hakemleri de aldatıyor. Bu bana göre onun en
kötü huyu çünkü böyle olunca çok yapmacık oluyor ve neredeyse kaba tabirle her
pozisyonda ağlıyor. Ama bu özelliği onu kötü oyuncu yapmıyor aksine daha fazla
serbest atış çizgisine gitmesini sağlıyor. Zaten Yunan ve İspanyol oyuncuların
çok sık başvurduğu bir silah her pozisyonda ağlamak.
Evet,
örümcek adam mart ayının en değerli oyuncusu(MVP) seçildi ve bunu sonuna kadar
hak etti. Ama asıl önemli olan artık final 4 da ne yapacakları çünkü artık
Maccabi’den daha dişli bir takım ile hatta favori ile oynayacaklar ve bana göre
CSKA Moskova’yı eleyebilecek tek takım Panathinaikos’tur. Barcelona’ya bu
konuda hiç şans tanımıyorum.
mertmelo
1)Euroleague
Resmi Sitesi:
http://www.euroleague.net/competition/players/showplayer?pcode=JKO
http://www.euroleague.net/competition/players/showplayer?pcode=JKO
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapabilmek için: "Yorumlama Biçimi" olarak "Anonim"i seçmeniz size kolaylık sağlayacaktır :) Kıymetli yorumlarınız bizler için değerlidir.