Bu yazı alınan sonuçlar üzerine bir değerlendirme amacıyla yazılmıştır.
Türkiye’nin bu güzide kulübüne alınan bu sonuçlar hiç ama hiç yakışmadığı gibi,
harcanan paralarla çok daha başarılı sonuçlar alınmalıydı. Sarı-lacivertlilerin
sahip olduğu bütçeye Avrupa’da çok ama çok az kulüp sahip ve böyle har vurup
harman savrulması bir basketbolsever olarak beni negatif etkiliyor.
Sezon başında resmen Siena’nın kadrosunu alarak o sistemle başarılı olacağını
düşündü Fener. Hâlbuki hesap etmediği çok şey vardı. Bunların başında da yan
parçalar geliyordu. Bo, Andersen, Prigiani hepsi Avrupa’da kariyerli ve
isimliler. Ama Siena’da asıl işi yapanlar bu isimlerin dışında kalan savaşan,
pis işleri yapan kısacası ekmeğini taştan çıkaran yan parçalardı. Fenerde böyle
isimler yok mu? Var elbette ama onları da koç göremiyor veya henüz nedenini
bilemediğimiz bir şekilde oynatmıyor. Anlamak mümkün değil.
Bir kere Fener kesinlikle takım olamamış. Şampiyonluklar elde ettiği dönemde bu
takımın en önemli ismi Ömer Onan, Mirsad Türkcan gibi savaşan oyunculardı.
Aldıkları rolleri çok iyi oynayan bu oyuncular hem taraftarı ateşliyor hem de
takım savunmasını bir üst seviyeye çıkarıyorlardı. Mirsad’ın yeri doldurulamamış,
Ömer’in ise dakikaları azalan bir grafik izliyor şu anda. En acı veren nokta
ise, kimsenin buna bir müdahale edememesi. Takımı bir araya toplayan bu iki
isimin rolleri değişince bu sene, Fener takım olmaktan uzak bireysel
yıldızların dakikaları paylaştığı bir oluşuma dönüşmüş adeta. Bunlarda
savunmada rakip takıma kolay sayı olarak geri dönüyor tabiî ki de. Zaten başka
nasıl açıklanabilir ki 4 maçta ortalama yenilen 90 küsur sayı?
Avrupa’da savunma yap-a-mazsanız kanamazsınız. Bu çok net, açık. Savunma hücumu
tetikler ve takımlar belirli bir potansiyele böyle ulaşırlar. Ama Fener de bu
tam tersi, hücum savunmayı tetikliyor. Ama ne tetikleme… Avrupa’da öyle kolay
hücum yapabileceğiniz takım sayısı belirli. Onlarda zaten Top 16’dan sonrasını
göremiyorlar. Bu maçlarda hava yakalayıp kolay sayılarla motive olup savunmada
da ekstra bir gayret sergilenebilir ancak bunu bütün maçlara yayabildiğinizde
Top 16’dan sonrası gerçekçi olabiliyor ve nitekim bu hedef şimdilik suya düşmüş
durumda.
Bu saatten sonra, artık Prigiani’ye teşekkür edilmeli ve bir plaket sunulmalı.
Plakete de “ Bu bütçeyle bunları başarmak için antrenör olmaya gerek yok. Üstün
bir başarınız var” yazdırılmalı. Prigiani'nin yeri de derhal Ertuğrul Erdoğan’a
teslim edilmeli. Kendisi yarı sezonda takımı alıp şampiyon yaparak koç
becerileri hakkında çok olumlu sinyaller vermesinin yanında, Türk oyuncularla
bu takımı toparlayabilecek potansiyele de sahip değerli bir çalıştırıcı. Umarım
bu camia için her şey daha olumlu bir seyir almaya başlar yoksa işler çok
karışık duruyor şu anda…
Mert Yücetepe
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapabilmek için: "Yorumlama Biçimi" olarak "Anonim"i seçmeniz size kolaylık sağlayacaktır :) Kıymetli yorumlarınız bizler için değerlidir.