Siyah beyazlılar sezon başında Eurocup’tan elenip
Eurochallenge’a düştüklerinde otoriteler Deron Williams’lı kadrosuyla Beşiktaş’ı
bu turnuvanın favorisi olarak gösterdiler. Bunu kâğıt üzerinde yapmak tabiî ki çok
kolay ancak parke üzerinde yapmak o kadar kolay değil. Bu aşamaya gelinceye
kadar köprünün altından çok sular akması gerekiyor. Her maçı tek tek ele alıp,
ona göre hazırlanıp, taktiksel çalışmaları gerçekleştirip ve takım olup
kazanarak devam etmek gerekiyor. Beşiktaş Milangaz Pazar günü bütün bir sezonun
ödülünü Şampiyon olarak aldı. Hem de tamamen hak ederek ve isteyerek.
Türk takımları erkek basketbolunda 1996 Efes
Pilsen’in Koraç Kupası zaferinden sonra Avrupa’da (sonunda!) bir kupa daha
kazanmış oldu. Bu kupayı küçümseyenler, beğenmeyenler, çekemeyenler olabilir.
Nitekim Türk basketbolu çok iyi durumda ve her sene 2 takımımız Euroleague’de
final 4 yapıyor, 1 takımımız 2 yılda 1 Eurocup’ı kazanıyor değil mi? İnsanları
anlamak cidden zor. Bu başarıda emeği olan herkese Türk basketbolunun sadece
milli takımlar düzeyinde veya Euroleague’in gediklisi ama başarı kazanamayarak
temsil edilmesi algısını yendikleri için teşekkür edilmeli en başta. Bunlar bu
ülke aslında insanlarımızın çok net bir profilini oluşturmaktadır. Neyse bizim
işimiz bu değil basketbol konuşmak…
Çeyrek finalde ev sahibi takımı çok kötü gününde
olmasına rağmen yenmeyi başarabilen Beşiktaş Milangaz adını finale yazdırdı ve
finaldeki rakibi bu sene Fransa’da büyük bir sürpriz ve çıkış yapan Chalon
takımıydı. Erman Kunter’e göre bu takım “Aslında tecrübesiz bir takım ancak
momentumu yakaladıklarında aralarındaki sinerji ile inanılmaz skor patlamaları
yakalayabiliyorlar. Buna dikkat edilmeli.” bu cümlelerden ibaret. Final maçına
fırtına gibi başladı Beşiktaş Milangaz daha sonra alan savunmasıyla duruldu.
Daha önceki birçok yazımda söylediğim gibi Beşiktaş Milangaz dışarıdan skor
bulamadığı zaman çok zorlanan bir ekip. Hücumu istedikleri gibi
yapamadıklarında savunmaya da konsantre olamıyorlar ve rakip bu bölümleri çok
iyi değerlendiriyor. Nitekim bu gerçekleşti ve 17 sayılık fark eridi gitti ve
3. periyotta 2 sayı geriye düştü kara kartallar. Son periyotta ise işler tam
istenildiği gibi gitti. 34 sayı bulup 31 sayı potasında gördü Beşiktaş Milangaz
ki bu 31 sayının büyük çoğunluğu son saniyelerde rakip takım tarafından
kullanılan ve isabet de bulunan 3 sayılık atışlardır. Carlos Arroyo öyle bir
anda 2 kritik 3lük gönderdi ki rakibin direncinin kırılmaması imkânsız. Zoran
Erceg’in bu takım için ne ifade ettiği o kadar net anlaşıldı ki. O olmadan
oynanan bölümde rakip çok rahat skor bulabiliyor ve alan savunmasına neredeyse
hiç hücum edemiyordu. Erceg kariyerinin en iyi sezonlarından birini geride
bıraktı.
Ama bir oyuncu var ki tüm sezon boyunca
Eurochallenge’a damgasını vurdu. Pops Mensah Bonsu. Sadece son maçta yaptığı
istatistik bile birçok şeyi anlatmaya yetiyor. 26 sayı 20 ribaund. Bu rakamlar
Avrupa basketbolunda kolay kolay yakalanabilecek türden rakamlar değil sadece
özel oyuncular yapabiliyor. Pota altındaki çevikliği ve hırsı ile rakip
oyuncuları korkutuyor, aldığı her topu potanın içine vuruyor, ribaundlarda ise
adeta bir canavara dönüşüyor. Bonsu’yu burada 1 paragrafa sıkıştırmak istemiyorum
onu bir sonraki yazımda detaylı olarak anlatmaya çalışacağım.
Bu kupanın kazanılmasındaki en önemli isim ise
Ergin Ataman. Takım kurabilmeyi, yönetebilmeyi çok iyi becerebilen bir koç ve
bu konuda ender isimlerden. Yıllardır çok fazla haksızlığa uğradı, bir türlü
hakkı teslim edilmedi. Ancak o çalışmaya üretmeye devam etti. 2008’de yine
Beşiktaş ile oynadığı ULEB CUP’ta çeyrek finale çok şanssız bir şekilde
Galatasaray’a elenmesi bizi çok şaşırtmıştı. O yıl ligi lider bitiren Beşiktaş
ardından ligde de istediğini bulamamıştı ve ilk turdan playofflara veda
etmişti. O zamanlar bu duruma o kadar çok üzülmüştüm ki neredeyse 1 hafta “nasıl
olur bu?” diye sormuştum. Ardından koçun Efes Pilsen’le başarısız sezonu oldu
ve tekrar yuvaya döndü. Sezon başından beri bu kupayı istedğini her yerde dile
getirdi. Sponsorlarının önemini ve değerini her yerde anlattı ve teşekkür etti.
İyi bir takımla ve takım olama olgusuyla çıktı maçlara asla pes etmedi ve
Türkiye’ye Avrupa’daki 2. Kupayı kazandırmayı bildi. Emeklerinden dolayı koça
sonsuz teşekkürlerimizi sunuyor; başarılarının devamını diliyorum.
Evet, bu sezon iki kupa kazanmış oldu Beşiktaş
Milangaz. İkisi de kolay olmadı ama bir şekilde kazanıldı. Hedef 3. Kupa yani
lig kupası. Burada kendisi daha zorlu rakipler bekliyor özelikle zor günler
geçiren Fenerbahçe Ülker’le ilk turda eşleşecek olmaları zor bir seri olacağını
şimdiden söyletiyor. Ancak Beşiktaş Milangaz özgüvenini kazanmış ve artık şansa
bir şeyleri başarmadıklarını göstermiş bir takım. Asla pes etmemeyi felsefe
edinmiş, takım olabilmiş bir ekip. Karşında ise bunları tamamen bir kenara
bırakmış büyük bütçeli ama bu sene hayal kırıklığından öteye gidemeyen bir
ekip. Neyse konuyu dağıtmadan; oyuncusundan malzemecisine, masöründen
sponsoruna, şoföründen taraftarına bu kupanın kazanılmasında emeği olan herkese
çok teşekkürler.
Mertmelo
1)Final Maçının İstatistikleri:
http://www.fibaeurope.com/cid_KNce8jInH7Qj1EsyH5rjn2.gameID_8601-8-A-1.compID_BYg5Rb55Jw-G5I3MZ6JB01.season_2012.roundID_8593.teamID_.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum yapabilmek için: "Yorumlama Biçimi" olarak "Anonim"i seçmeniz size kolaylık sağlayacaktır :) Kıymetli yorumlarınız bizler için değerlidir.